Ein Kommentar

1. 
   vanyadayi · 2020-10-03 16:46

   “ruhu olduğu söylenen taş duvar bu mu?” diye sordu şişman hititli tüccar, yüzünü yarı buruşturarak.
   uzunluğu yedi adımdı siyah taş duvarın. duvarın önünde çömelmiş şarap içen iki yaşlı denizci vardı.
   “evet” dediler, aynı anda hititli tüccara.
   “nereden belli?” dedi tüccar, umursamaz tavrını sürdürerek.
   “dolunay geceleri mırıltılar geliyor duvardan” dedi sakallı gemici.
   “bazen de taşların arasından ıslaklık iniyor” dedi uzun saçlı öteki denizci. tüccar:
   “bu duvar ağlıyor ve konuşuyor yani” dedi inanamazcasına gözlerini kısarak.
   gemiciler:
   “önümüzdeki hafta yine gel” dediler. “sekiz gece sonra dolunay olacak. o gece gel.”
   tüccar, gelmeyeceğini bile bile “olur” dedi.
   ayrılırken kendi kendine mırıldandı:
   “değeri yok ki. satılmaz bir şey.”
   atına doğru yürüdü. atın üzerindeki torbası, kemikten yapılmış, değerli değersiz pek çok bıçak sapı ile doluydu.